KERATOKONUS TA GELİŞEN TANI VE TEDAVİLER
Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Prof. Dr. Orkun Müftüoğlu, keratokonus sebepleri, komplikasyonları ve tedavisi hakkında bilinmesi gerekenleri sizler için anlattı.
Keratokonus, normalde yuvarlak olan korneanın incelmesi, biyomekanik olarak yumuşaması ve koni benzeri bir çıkıntı geliştirmesi ile kendini gösteren bir hastalıktır. En yaygın belirtileri arasında şunlar bulunur: Bulanık görme, kısarak bakma, gece görme bozukluğu, çift veya gölgeli görme, harfleri yanlış okuma, göz kaşıntısı, gözlük derecelerinde ve astigmatlarda hızlı artış.
Keratokonusun tam olarak nedeni bilinmemektedir. Genellikle onlu yaşların sonundan yirmili yaşların başına kadar başlar, 45 yaşlarına doğru yavaşlar. Ancak, her yaşta tanı koyulabilir. Hastalık çok farklı şekillerde ve ciddiyette görülebilir. Hiç haberi olmayan, tesadüfen hastalık tanısı koyulanlardan, korneada çatlama ve tümden su toplama (hidrops) gibi çok ağır tablolara neden olabilen bir hastalıktır. Sıcak ülkelerde genellikle daha fazladır. Ülkemizde de özellikle yüksek oranda görülmektedir. Bir de daha ileri yaşlarda ortaya çıkan, daha çok kendini yüksek ters astigmat ile gösteren Pellucid Marjinal Dejenerasyon (kısaca PMD veya Pellucid) dediğimiz bir alt tipi vardır.
Keratokonus nasıl teşhis edilir?
Bu hastaların şikayetleri iyi dinlenmelidir. Göz muayenesi esnasında gözlük dereceleri tam oturmayabilir veya uygulanan gözlük derecesine rağmen tam net göremeyebilirler. Sıklıkla gözlerini kısarak iyi görürler ve buna alışırlar. Mesela 1.5 derece ölçümü olan bir hasta gözünü kısarak %100 görebilir. Yanlış derecede gözlük verildiği çok olur. Bu durum esasında gözlerinde bir derecenin değil birkaç farklı derecenin olmasından kaynaklanmaktadır.
Biyomikroskopi adını verdiğimiz gözü büyüterek incelediğimiz cihaz ile korneanın sivrileştiğini, çekilme-gerilme çizgileri olduğunu ve demir lekesi olduğu gözlenerek tanı alabilirler. Ancak bu muayenede bazen hiçbir bulgu olmadığı da olur.
Keratometri: Korneanın eğriliğini ölçen, özellikle astigmatizmanın büyüklüğünü ve eksenini değerlendirmek için kullanılan bir tanı aracıdır.
Kornea pakimetrisi: Korneanın kalınlığını ölçmek için yapılan bir testtir. Keratokonustaki incelme gözlenebilir. Ancak, her hastadaki incelme belirgin olmayabilir.
Kornea topografisi ve tomografisi: Korneanın yüzeyinin (topografi) veya tüm katlarının kalınlık ile beraber (tomografi) üç boyutlu haritasınının çıkarıldığı yöntemdir. Günümüzde özellikle kornea tomografileri keratokonus tanısı için altın standarttır. Tedaviyi yönlendirmek için de çok önemlidir. Son dönemde bu cihazlar, algoritmalar ve yazılımlar o kadar gelişmiştir ki ¨Subklinik¨ dediğimiz hiçbir belirti vermeyen veya keratokonusa eğilimli olanlar bile bu yöntem ile tanınabilir.
Korneanın biyomekanik olarak değerlendirilmesi: Korneanın baskıya nasıl cevap verdiği ölçülür. Keratokonusta kornea yumuşadığı için herhangi bir baskıya karşı direnci zayıftır.
Keratokonus zamanında tedavi edilmezse ne olur?
Hastalık çok farklı şekillerde ve ciddiyette görülebildiği için, hastaya göre değişim gösterir. Korneada önce belirli bir bölgede sivrileşme olur. Sivrileşme arttıkça görme kalitesi azalmaya başlar. Daha sonra gerilme çizgileri gözlenir ve çok ilerlerse korneanın iç koruyucu katmanında çatlak oluşabilir. Bu çatlaktan gözün iç sıvısı korneaya girip şişirebilir ve Hidrops dediğimiz duruma neden olabilir. Bu aşamada görme ciddi derecede azalıp ancak el hareketlerini anlayacak düzeye gelebilir. Sonrasında korneada skar dediğimiz yara izi kalabilir.
Son yıllarda gelişen tedaviler sayesinde Keratokonus hastalığının özellikle çocuk ve genç yaşta erken tanısı çok önem kazanmıştır. Artık problemler oluşmadan veya ciddiyet kazanmadan hastaların tedavisi amaçlanmaktadır.
Keratokonus ve Pellucid nasıl tedavi edilir?
Keratokonus tedavisinde son yıllarda önemli gelişmeler olmuştur. Hastalık çok farklı ve değişik tiplerde ve farklı ciddiyette karşımıza çıktığından tedavisi de değişkenlik göstermektedir. Tedaviler şunları içerir:
Gözlük veya yumuşak kontakt lensler: Ancak çok hafif ve düzenli tipteki keratokonusa hastalarında kullanılabilir.
Gaz geçirgen özel keratokonus lensleri, veya skleral lensler: Kornea üzerine yerleştirilen bu lensler ile kornea arasına göz yaşı girerek düzensizlikleri düzeltir ve böylece görme iyileştirilebilir. Son yıllarda çok farklı tipleri kullanıma girmiştir. Kullanımına alışan uyumlu hastalarda çok iyi sonuçlar alınabilir. Bazen alışamayanlar olabilir veya bir süre kullanım sonrasında intolerans dediğimiz kullanmakta zorlanmalar meydana gelebilir. Tek taraflı kullanımları zor olabilir, genellikle iki göze de kullanılmaları gerekir. Görmeyi düzeltir, ama hastalığı düzeltmez, hastalık ilerlemeye devam eder.
Kornea çapraz bağlama (CXL): Kornea kollajen çapraz bağlama, veya halk arasında ışın tedavisi olarak da bilinir. Bu sayede kornea sertleşir ve hastalığın ilerleyişi çoğunlukla yavaşlar, bazen durur hatta düzelmeler de olabilir. Keratokonus hastaları için geliştirilmiş çok önemli bir tedavi yöntemidir. Son yıllarda kişiye özel farklı uygulama teknikleri sayesinde yan etkileri de azaltılmaya çalışılmıştır.
Kornea içi halka segmenti: Kornea içi halka segmenti/parçası, korneadaki yamuk sivriliği düzleştirmek için korneanın kenarlarına yerleştirilir. Böylece gerilme yaparak korneayı düzeltir. Farklı cinste ve boyutta halka segmentleri vardır. Her keratokonus birbirinden farklı şekil ve desende olduğu için uygulamada planlama ve nomogram dediğimiz hangi hastaya hangi ringin fayda vereceğinin ayarlanması çok önemlidir. Her kişiye özel terzinin ceket dikmesi gibi ayarlama yapılırsa görmeyi düzeltici iyi sonuçlar alınabilir. İşlem ve sonrasındaki düzelme oldukça kısa sürmektedir. Riski çok düşüktür çünkü geriye dönüşümlüdür, istenildiğinde kolayca çıkartılabilir. Daha çok görmeyi düzeltir ancak bazı olgularda hastalığın ilerlemesi üzerine pozitif etkileri olduğunu gösteren yayınlar mevcuttur. Özellikle çapraz bağlama /crosslinking ile kombine edildiğinde uygun vakalarda olumlu sonuçlar alınabilir.
İnce fakik göz içi lensleri: Bazı seçilmiş keratokonus olguları ile pellucid olgularında yüksek astigmat veya derece varsa diğer yöntemlere ek olarak kullanılabilir. Yüksek dereceleri düzeltebilir.
Excimer laser + çapraz bağlama/cross linking: Son yıllarda daha çok uygulanmaktadır. Düşük düzeyli excimer lazer ile keratokonustaki yamukluk düzeltilmekte, daha sonra da çapraz bağlama (crosslinking/CXL) ile sertleştirme yapılmaktadır. Böylece hem görme artışı sağlanmakta hem de hastalığın ilerlemesi yavaşlatılması amaçlanmaktadır. Bu şekilde yapılmış hastaların umut verici sonuçları literatürde yayınlanmıştır.
Kornea nakli: Şiddetli keratokonus vakalarında bu son çaredir. Keratokonus korneanın stroma dediğimiz duvar kısmının hastalığıdır. Korneanın şeffaflığını sağlayan endotel ismindeki doku ise keratokonus hastalarında sağlamdır. Son yıllarda DALK adını verdiğimiz teknik ile tam kat değil bu hastalıklı kısım değiştirilir. Red etme reaksiyonları esas olarak endotele karşı olduğu için DALK sonrasında ciddi red reaksiyonları görülmez. Ayrıca travmalara daha fazla dayanıklı olur, gözün içine girilmediği için diğer yan etkiler de daha az olur.